Dört mevsimden bir insan olmayı başarabilen tüm
insanlığa ithafen..Mevsimlerimizi tersten yaşasak dahi anlamlarımızı
bulabildiğimiz her an farklı mevsimlere benzer tebessümlerle
‘’Merhaba..’’ diyebilmek için keyifli okumalar..
DÖRT MEVSİM BİR İNSAN
Bir yaz mevsiminin sıcak bir akşamı…
Ağaçlar ılık ılık hışırtısını toprağa karıştırıyor. Genç bir kadın
bir ağacın gölgesinde oturmuş kahvesini yudumluyor. Her bir yudum yeni
bir tebessümü ağırlıyor.
Düşünüyor genç kadın.
‘’Bir yaz mevsimi kadar sıcak hayallerim var. Neşe dolu üzüntülerim,
geniş tebessümüm… Güneş açtıkça açar benim umutlarım ve hayat ağacımın
dalında meyve verir.
Sahi başka neyim var benim?
Gökyüzü parlak, güneş sıcak… Deniz dalgalanıyor, yüzüm yansıyor
aynaya. Güneş içimi ısıtıyor biraz biraz daha. Isıttıkça gülümsemenin
değerini fark ediyorum. Ne az gülümsedim şu vakte kadar. Ne kadar az
izledim yaprakları ve öyle az dinledim ki yaprakların hışırtısını.’’
*****
Bir ilkbahar mevsiminin ılık bir gündüzü…
Deniz dalgalarıyla usulca ilerliyor dalgalarını köpürte köpürte. Bir
rüzgâr esiyor ılık ılık. Deniz gülümsüyor çevredeki ağaçlara. Genç kadın
çimenlere oturmuş, ayaklarını ıslatıyor denizde. Eteği ıslanıyor,
ıslandıkça gülümsüyor gökyüzüne.
Düşünüyor genç kadın.
‘’Bir ilkbahar mevsimi kadar taze umutlarım var. Dallardan eğilen
sevinçlerim, gölgesinde neşe bulduğum hüzünlerim… Her bahar yeşeren yeni
umutlar… Deniz ılık, hafif hafif ıslatıyor ayaklarımı. Dalgalar kadar
hızlı değişen yaşantılarım gökyüzü kadar parlak bir iz bıraktı hep
yaşantımda. Geç kalıyordum hüzünlere, sevinçlere.’’
Çekti ayaklarını. Derin bir nefes alıp temiz havayı içine çekti genç kadın.
*****
Bir kış mevsiminin soğuk bir gecesi…
Kuşlar üşümüş, acı acı ötüyor. Rüzgârın uğultusu şöminedeki odunun
yanışıyla bütünleşiyor. Yapraklar selamlıyor kuşları. Genç kadın
şöminenin başında oturuyor. Ateş yüzüne yansıyor, yansıdıkça tebessüm
ediyor geceyi ısıtmak istercesine.
Düşünüyor genç kadın.
‘’Bir kış mevsimi kadar donuk bakışlarım var. Yağan kara eşlik eden,
tüm saflığıyla yüreğimin derinlerinde yer edinen bembeyaz
yaşanmışlıklarım… Kar kadar ahenkli yağıyor geceme hüzünler. Karanlık
mutlu ediyor beni, içimden bir tele dokunup ahenkli bir melodi yaratır
gibi.’’
Kalktı ayağa. Usulca odasına yöneldi. Belki karanlık ona tebessüm ederdi.
*****
Bir sonbahar mevsiminin yağmurlu bir sabahı…
Yağmur damlaları çarpıyor pencereye. Bir annenin çocuğuna gösterdiği
şefkat etkisi bırakıyordu genç kadının yüreğinde. Pencereye bakıyor,
derinlere dalıyordu. Duruyor, durdukça bakıyor; dalıyor, daldıkça
susuyordu.
Düşünüyor genç kadın.
‘’Bir sonbahar mevsimi kadar çabuk dökülür düşlerim. Hüzün ağacım
yapraklarını döktü mü bir sis kaplar yüreğimi. Durur, düşünürüm.
Damlalar mı yoksa değer verilenler mi daha hızlı düşüyordu gözlerden?
Nemli gözlerim, yüzümden silinmeyen tebessümüm…
Beni hiç bırakmasın ne mutluluğum ne hüznüm.’’
Gizem BÜYÜKDURAN