10 Ağustos 2012 Cuma

Gülümse Çocuk!


   GÜLÜMSE ÇOCUK

   Çocuk susar, çocuk usludur.. Çocuk seçemez, çocuk söyleyemez
   Küçüktür işte, büyüğünün ona söz hakkı tanımadığı kadar küçük (!)
   Ve sonra birden büyür o çocuk.. Gelmiştir yaşamın sevgi dolu kollarına (!)
   Sessiz ol çocuk!
   Sessiz haykır yürekten..

   Çocuk durur, çocuk büyür, çocuk adım atamaz
   Savunmasızdır işte, adım atamayacak kadar güçsüz..
   Dur çocuk!
   Durmuyor yağmur, sen dur..

   Büyür çocuk.. Konuş der koca koca amcalar, teyzeler bir suçlama içerisinde
   Suçludur işte, büyümüştür büyümesine izin verilmese de..
   Sus çocuk!
   Susmuyor yüreğim, sen sus.

   Yüreğiyle yaşlanır çocuk, gözleri yaşlanandır çocuk
   Hassastır işte, gözlerinin seçmediği kadar duygusal..
   Yapma çocuk!
   Ağladıkça ağlanmaz çocuk.
  
   Bir ömür için veda vaktindedir çocuk, gözlerini de yanına alıp
   Çocuk çocuktur işte, her veda biraz dayanılmaz..
   Hayır, gitme çocuk!
   Dünyasın,dünya bırakılmaz.

   Ve şimdi...
   Tüm dikenlere rağmen..
   Gülümse çocuk! 
  
   Gizem BÜYÜKDURAN

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Aşkın Evreleri


AŞKIN EVRELERİ

Önce karşılaşırsınız. Göz bebekleriniz büyür, bir farklı hissedersiniz o an..
Görme ve tanışma arası zaman geçmek bilmez bazen.

İlk iki evre olan ‘’Karşılaşıyoruz’’ ve ‘’Tanışıyoruz’’ evreleri aşkın durumuna göre yer değiştirebilir. Her iki durumda da aşk beklenmeyendir, sürprizlerle doludur. Eğer bu iki evreden birini hissedip yaşadıysanız ‘’İlk görüşte aşık oldum’’ evresine hoş geldiniz.

Konuşmalarda kekemeliğe rastladığımız ifade sorunları yaşanılan evreye ‘’İfade öncesi mide ağrıları evresi’’ adını veriyoruz. ‘’Mideme kramplar giriyor’’, ‘’Kalbim pır pır atıyor’’ belirtileri bu evrede ortaya çıkar. Aşkın doğal sürecidir, korkmayınız. Derin derin nefes alın.
Oğlumuz ‘’Önce bir sinemaya davet edeyim.’’ diye düşünür. ‘’Ben bugün sinemaya gideceğim. Beraber gitsek, tabi bir planın yoksa yani…’’ Kızımız kabul eder ve ifade öncesi evrede oğlumuzun mide krampları, kızımızın pır pır kalp atışları belirgin bir biçimde hissedilir.

İfade öncesi mide ağrıları döneminde birtakım imaj değişiklikleriyle karşılaşabilirsiniz. Bu değişiklikler karşı cinsin ilgisini çekmek içindir ve zamansız, bir o kadar anlamsız gülüşlerle etrafta mutluluk pıtırcığı gibi dolaşılabilir. Şaşırmamak gerek.

‘İfade öncesi mide ağrıları’ dönemini kazasız belasız, minimum ağrıyla atlatan ve derin nefesini alan, adım adım bir çift olmaya yaklaştı demektir. ‘’Deneme bir iki, bir iki… İfade ediyorum’’ evresindeyiz. İfade edin, çekinmeyin, bakın nasıl rahatlayacaksınız.

İfade evresini takiben sıra ‘’Bıkmadan usanmadan yaşa’’ evresindedir.  Bu evreye başarıyla gelen çiftler daha önce hiç yaşamadıkları ruh hallerini yaşarlar. Her durum mutlu edicidir, heyecan doludur. Zaman kavramı nedir bilinmez bu evrede. Her dakika, her saniye yanında olmak isterler sevdiceklerinin..
Bu evrenin ardından mutluluklar diliyoruz tüm çiftlerimize.. :)

Bir türlü duygularınızı ifade edemediğiniz şanslı insana, etrafınızda aşk yüzünden mutluluk pıtırcığı halinde gezinen arkadaşlarınıza, yakın çevrenizde fizyolojik gelişim dönemlerini geride bırakmış duygusal konulara meraklı pıtırcıklara…
Aşkın her evresini hissederek yaşayabilsinler diye…
Aşk ile..

Gizem BÜYÜKDURAN
o5.o5.2o12 19.14

4 Mayıs 2012 Cuma

Doğmamış Çocuklara Mektup


     
     Merhaba doğmamış çocuklar..
     Tanımıyoruz birbirimizi. Tebessümlerimize, masumiyete aşinayız yalnızca. İçinde bulunduğumuz evrende mükemmel bir insanlıkla tanıştırmak isterdim sizi. Nefes alan bir insanlığımız var yüreğimizde. Nefes alışverişini hissedin.
      Üşümesin minik elleriniz, ayaklarınız… Buyurun içeriye, biraz daha yüreğimin derinliklerine gelin.

      İnanın çocuklar,
      Biz masumduk. Her birimizin içinde güzel duygulara ait kırıntılar hala var.
      Görüyor musunuz şu gökyüzünü? Gökyüzüne masum yüzlerimizi çevirip gülümseme vakti..
      Ne kadar derin, öylesine yürekten. Dünyanın bir yerinde bizimle gülümseyenler var.
      Bırakın dağınık kalsın bulutlar.. Biz umutları karışık bulutlar arasından sahiplendik. Birazdan size teslim edeceğim.

      Gelin küçüklerim,
      Boşverin gazetelerin tatsız haberlerini
      Güzel şeyler de oluyor bu dünyada. Savaşırken insanlar bir tarafta, sizler gibi masumlar da dahil oluyor dünyaya.
     
       Güneşleri biriktirdik sizler için. Yağmurlar dökülmesin yüreklerinizden. Bulutlardan yıldızlara, gökyüzünden yeryüzüne söyledim ben tüm evrene.
       ‘’Doğacak yeni masumlar sizlerle olacak.’’ dedim.
        Gülümsedi o an tüm evren.  Gökyüzü selamlıyor hepinizi.
        Bulutlar hareket ediyorlar başlarıyla selamlarcasına.
        Bakın yıldızlar nasıl da göz kırpıyorlar. Bulutlarınızı da vereyim..

       Özür dileriz çocuklar, insanlığı üzdüysek eğer.. Siz ona iyi bakın olur mu?
       İnsanlığı yaşatın çocuklar..
       Yüreklerinize inanın çocuklar.. Yüreklerinizden öpüyorum..
       Sizi masumiyetinizle tanımadan seviyorum.
       Masumiyet ile..

       Gizem BÜYÜKDURAN
       o4.o5.2o12  23.18

1 Nisan 2012 Pazar

Dört Mevsim Bir İnsan

Dört mevsimden bir insan olmayı başarabilen tüm insanlığa ithafen..Mevsimlerimizi tersten yaşasak dahi anlamlarımızı bulabildiğimiz her an farklı mevsimlere benzer tebessümlerle ‘’Merhaba..’’ diyebilmek için keyifli okumalar..


DÖRT MEVSİM BİR İNSAN

Bir yaz mevsiminin sıcak bir akşamı…
Ağaçlar ılık ılık hışırtısını toprağa karıştırıyor. Genç bir kadın bir ağacın gölgesinde oturmuş kahvesini yudumluyor. Her bir yudum yeni bir tebessümü ağırlıyor.
Düşünüyor genç kadın.
‘’Bir yaz mevsimi kadar sıcak hayallerim var. Neşe dolu üzüntülerim, geniş tebessümüm… Güneş açtıkça açar benim umutlarım ve hayat ağacımın dalında meyve verir.
Sahi başka neyim var benim?
Gökyüzü parlak, güneş sıcak… Deniz dalgalanıyor, yüzüm yansıyor aynaya. Güneş içimi ısıtıyor biraz biraz daha. Isıttıkça gülümsemenin değerini fark ediyorum. Ne az gülümsedim şu vakte kadar. Ne kadar az izledim yaprakları ve öyle az dinledim ki yaprakların hışırtısını.’’

*****

Bir ilkbahar mevsiminin ılık bir gündüzü…
Deniz dalgalarıyla usulca ilerliyor dalgalarını köpürte köpürte. Bir rüzgâr esiyor ılık ılık. Deniz gülümsüyor çevredeki ağaçlara. Genç kadın çimenlere oturmuş, ayaklarını ıslatıyor denizde. Eteği ıslanıyor, ıslandıkça gülümsüyor gökyüzüne.
Düşünüyor genç kadın.
‘’Bir ilkbahar mevsimi kadar taze umutlarım var. Dallardan eğilen sevinçlerim, gölgesinde neşe bulduğum hüzünlerim… Her bahar yeşeren yeni umutlar… Deniz ılık, hafif hafif ıslatıyor ayaklarımı. Dalgalar kadar hızlı değişen yaşantılarım gökyüzü kadar parlak bir iz bıraktı hep yaşantımda. Geç kalıyordum hüzünlere, sevinçlere.’’
Çekti ayaklarını. Derin bir nefes alıp temiz havayı içine çekti genç kadın.

*****

Bir kış mevsiminin soğuk bir gecesi…
Kuşlar üşümüş, acı acı ötüyor. Rüzgârın uğultusu şöminedeki odunun yanışıyla bütünleşiyor. Yapraklar selamlıyor kuşları. Genç kadın şöminenin başında oturuyor. Ateş yüzüne yansıyor, yansıdıkça tebessüm ediyor geceyi ısıtmak istercesine.
Düşünüyor genç kadın.
‘’Bir kış mevsimi kadar donuk bakışlarım var. Yağan kara eşlik eden, tüm saflığıyla yüreğimin derinlerinde yer edinen bembeyaz yaşanmışlıklarım… Kar kadar ahenkli yağıyor geceme hüzünler. Karanlık mutlu ediyor beni, içimden bir tele dokunup ahenkli bir melodi yaratır gibi.’’
Kalktı ayağa. Usulca odasına yöneldi. Belki karanlık ona tebessüm ederdi.

*****

Bir sonbahar mevsiminin yağmurlu bir sabahı…
Yağmur damlaları çarpıyor pencereye. Bir annenin çocuğuna gösterdiği şefkat etkisi bırakıyordu genç kadının yüreğinde. Pencereye bakıyor, derinlere dalıyordu. Duruyor, durdukça bakıyor; dalıyor, daldıkça susuyordu.
Düşünüyor genç kadın.
‘’Bir sonbahar mevsimi kadar çabuk dökülür düşlerim. Hüzün ağacım yapraklarını döktü mü bir sis kaplar yüreğimi. Durur, düşünürüm. Damlalar mı yoksa değer verilenler mi daha hızlı düşüyordu gözlerden?
Nemli gözlerim, yüzümden silinmeyen tebessümüm…
Beni hiç bırakmasın ne mutluluğum ne hüznüm.’’

Gizem BÜYÜKDURAN

23 Mart 2012 Cuma

Çoktu, çocuktu..


      
 ÇOKTU, ÇOCUKTU
Umuda koşuşturan bir çocuk içimde..
Göz bebekleri büyümüş masumiyetten
Minik ayakları güçsüzmüş yükten..
Uçurtması rengarenk ipten..
Bir çocuktu en umutlu yürekten..

Bir sokak çocuğu içimde..
Elleri üşümüş soğuktan
Bir umut beklercesine dünyadan..
Kaldırır başını dizlerinden
Bir çocuktur ayak izlerinden
Susar, donar derinden derinden..

Bir küçük kız çocuğu yürüyor usulca
Her yeni adım daha bir barışça
Dünyasının diğer ucuna ulaşınca
Çözülür ya saçları, nemlenir ya gözleri
Islanır da yanakları
Tebessüm eder dudakları yine çocukça..

Bir insan büyüttüm yüreğimin derinlerinde..
Sustu huzurla durdu
Koştu umutla yoruldu
Islandı yanakları kurudu
Çoktu, çocuktu..
Uyuyup uyanınca yoktu.

Gizem Büyükduran

9 Mart 2012 Cuma

Hiç olmayacak kağıtların arasına yazmıştım bunu. Gece ışığına çıkaralım istedim.

Ruhu yüreğe çekiş
Soluktan soluğa
Bir bitiş son çekiliş
Baştan sona..

Gizem Büyükduran
27.02.2011 12.40

Eski şiirlerden.. Tozlu sayfalardan..

Eski şiirlerden, dize karalamalarından..

Soğuk bir kış günü güneşi beklemekti seni sevmek
Hiç gelmeyecekmiş gibi bulutların yolunu gözlemek
Ve hissetmek seni öylece
Denizin mavisi, yaprağın yeşilinde
Özlemek seni her dizede
Hüzünlerin son bulduğu yerde..


Gizem BÜYÜKDURAN
30.10.2008

Boşluk.. Sahipsiz şiirlerden..

      BOŞLUK


   Duruyordum öylece boşlukta
   Yok oluyordum yavaş yavaş
   Her geleni sen sandıkça.

   Düşüyordum hızla boşluktan
   Yeniden başlamak için çırpınır gibi
   Hep baştan, sil baştan.

   Yaklaşıyordum sonsuza gözlerimi kapatıp
   Zor olmamıştı ulaşmak boşluğa
   Tüm acılarımı yüreğime katıp.


   Gizem BÜYÜKDURAN
   16.09.2010 22.16

4 Mart 2012 Pazar

''Çocuk ve Gençlik Hakları ve Katılımı''


   
    Takvim yaprakları bir mart ayının üçüncü gününü gösterirken gözlerimizi taptaze bir sabaha açar açmaz huzurla karışık mutluluk tozları dolaşıyordu gökyüzünde. Yağmurla karışık güneşi beklercesine..
    Günlerden UGLA( Uluslararası Genç Liderler Akademisi) bugün. :) Çocuk ve Gençlik Hakları ve Katılımı eğitimi için şirin binamızda yerlerimizi almışız, eğitimi bekliyoruz ve birden düşüyor aklımıza.
     
    Çocuk..  Çocuk kimdi? Hakları nelerdi, kendisi mi seçerdi? Peki ya gençlik? Genç hangi yaşta, kime göre ne kadar gençti?
    Çocuklara, gençliğe ne kadar yakın ve ne derece uzak olduğumuzu hissettik. Evrensel bir bakış açısıyla, öyle çarpıcı gerçeklerle karşılaştık ki çocuk ve gençlik hakları konusunda farkındalığın oldukça önemli olduğunu, eğitimin her yaştan insan için son derece önemli olduğunun bir kez daha farkına vardığımızı düşünüyorum.
    
    Durdum, düşündüm tekrar ve tekrar.. Bir çocuk olsaydım eğer bu dizeler şimdi olduğu gibi o vakitlerde de kalemimden dökülürdü. 
   ‘’ Bir çocuk olsam seçimlerimi ben yapsam..
      Büyüsem büyüsem genç olsam seçimlerime devam etsem..
      Durmasam, durulmasam, durdurulmasam..
      Hep ‘’bugünün ortağı’’ olarak da anılsam..  ’’
     
     Çocuklarını, gençlerini tüm insanını önemseyen  bir yaşamın onuruna sahip olmayı tüm dünya için diliyorum.
     Çocuklar ile..
     Gençlik ile..
     Tüm insanlığın masumiyeti ile.. Sevgiyle kalın. 
      
     Gizem BÜYÜKDURAN
     03.03.2012